Friday, April 27, 2012

Ruhumuza dokunan şiirler okuduk

Harika bir hafta! Şiir ayındayız, tüm aktiviteleri aldık, bir haftaya sıkıştırdık, ve sonunda hepimiz birer cahit Külebi olduk çıktık.
Yemekhanede yemeğimizi yerken birden ayağa kalkıp şiir okuyan gençlerle başladık haftaya. Buna 'flash mob' diyorlar ingilizcede. Kalabalığın ortasından hiç beklenmedik anda çıkıp saçma sapan şeyler yapmak, şarkı söylemek, dans etmeye başlamak gibi. Biraz eğlenmek isterseniz You Tube 'a flash mob yazmanız yeterli.
Güzel güzel yemeğimizi yerken birden ayağa fırlayan öğrenciler güzel şiirler okuyup hiçbirşey yokmuş gibi yemek yemeğe devam ettiler.
Ardından 'Poetry in your Pocket' geldi. Hepimiz cebimizde bir şiir taşıdık ve gün içerisinde karşılaştığımız insanlara okuduk.
Bende girdiğim her dersimin başında çocuklara en sevdiğim şiirleri okudum. Kimini ezberimden, kimini cebimde katlanmış bir kağıttan, kimini projeksiyondan.
Langston Hughes' nun meşhur 'Hold fast to dreams, for if dreams die, life is a broken winged bird, that cannot fly' şiirini; Edgar A. Poe'nun kuzeninin- yani karısının ardından yazdığı Anabel Lee'yi; Robert Frost'un ölümü tercih ettiği meşhur şiiri The road not taken'ı, Shakespeare'in en sevdiğim sonelerinden biri olan 'Shall I compare thee to a summer's day' ile başlayan 18 numarayı; Maya Angelou'nun I know why the caged birds sing'i, Phenomenal woman'ı ..... ve daha nice nice şiirler okudum sınıfa her girişimde.
Öğrencilerimde benden destek alarak başladılar en sevdiği şiirleri okumaya.. Kimi Türkçe okumak istedi, Can Yüceller, Nazımlar, Rumiler okuduk.

 Bu 1 haftanın sonunda, yani bugün ise 'Forum' dediğimiz açık alanda toplanıp tüm gün şiirler okuduk. Hiç durmadı çocuklar.. Herkes özgürce çıkıp Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça gibi çeşitli dillerde kalplerini önümüze serdiler.
Bu aktiviteyi unutulmaz kılan ise tüm programın bir doğaçlamadan ibaret olmasıydı. Eline şiirini kapan, iphone dan okuyan, ezberden mırıldananlar, şarkı olarak söyleyenler, sevdiğimiz şarkıları şiir olarak okuyanlar bize çok keyifli anlar yaşattılar.


 Yıllardır unuttuğum,
dinlemediğim Orhan Veliler, Behçet Necatigiller hepsi su yüzüne çıktı. Üniversite yıllarımdan beri okumadığım Sylvia Plathlar, Ezra Poundlar günümü tam bir şölene dönüştürdü.. Bende bunu yazmadan geçemedim :)
Mutlu haftasonları herkese...

1 comment: