Thursday, July 12, 2012

11. Günümüz ve MoMa --ve Dönüş.

New York sonunda bitiyor. Bu kadar çok gün nasıl geçer diye düşünürken geçti de sonuna geldik bile. Son gün öğlen 12de odayı bırakmamız gerekiyor. Eğer 6'ya kadar tutmak isterseniz 100 dolar ödeyin teklifi yapıyorlar, kabul etmiyoruz tabiki de daha son dakika gezilecek yerler dolu.

Sabah son Applebee's keyfimizi yapıyoruz, son pancake'imi yiyorum İstanbul'da diete girmek üzere. Otelimizin sağında Hershey's World karşısında da M&M world var. Son çikolatıcı turlarımı yapıp arkadaşlarımın yüzlerine birer gülücük koyacak ufak tefek çikolatalar alıyorum onlara. Odaya dönüp bavulları toparladıktan sonra artık odayı teslim etme zamanı geldi. 12 dedin mi interneti de kesiyorlar, kapı kartları da çalışmıyor, o kadar katılar.


ilk hedefim Magnolia Bakery -diet öncesi son pancake demiştim ya? yalandı:) -
Önce 7. caddeden 6'ya yürüyorum, Magnolia Bakery'den banana puding alıyorum ve 5 blok aşağıya yani en sona sakladığım en güzel müzeye gidiyorum MoMa'ya. Museum of Modern Arts.
Hayatımda gezdiğim en kaliteli ve en güzel müze. Bağış sistemi yok, direk 25 dolar ödemek zorundasınız. Ödemek istemeyenler 'Free Friday' yani ücretsiz Cuma'ya gelebilirler 4-8 arası. Ücretsiz dağıttıkları sesli rehberden alıyorum. (pasaport kabul edilmiyor, mutlaka Türk kimliği görmek istiyorlar), yalvar yakar otel odası anahtarımı teslim edip alıyorum kulaklıktan.
6. kata çıkıyorum direk, Frido Kahlo, Paul Cezanne, Henri Matisse, Picasso, Monet, Van Gogh ve Dali bu katta. Daha ne olsun ki. Her tabloyu tek tek dinliyorum. Bir alt kata iniyorum burada Modern zaman ressamları var Warhol gibi, Pollock gibi. Alt katlarda ise modern zaman mobilyaları, uzay konseptleri, Sanat ve Mimari harikaları var. Kısacası herkese hitap eden çok amaçlı ve çok kaliteli bir müze. Sindirmek için her katı 2 kez geziyorum. Metropolitan müzesinde ise bitsin istemiştim. Anladım büyük müze sevmiyorum.
Müze çıkışı yürüyerek St Patrick's Katedraline giriyorum. Amerika'nın en büyük 2. Katedraline.
Ordan 10 blok daha yürüyüp Ulusal Kütüphane'ye gidiyorum. Kütüphane deyip geçmemek lazım, saray tadında. En son 'The Day after Tomorrow' filmini izleyenler hatırlar, Küresel Isınma nedeniyle New York kutuplara döndüğünde kalan tek tük insanlar buraya sığınıyor ve ısınmak için kitapları yakıyorlardı. Karşı çıkanlar oluyordu ama ya donacaklar ya kitapları yakacaklar. Çok etkileyici bir filmdi. Kütüphanenin bir saray misali dekore edilmiş tavanları, sütünları var. Çıkışta çantanı gösterip çıkıyorsun, içerden kitap yürütmediğine dair. Ayrıca halka açık, internet ve bilgisayarların kullanımı bedava.
Aslında kime sorsan 'aman New York  günde biter' diyorlar. Üstün körü biter evet, ama sindire dindire görmek için 2 hafta ancak yeter. Bizim kendi isteğimiz üzerine görmediğimiz Çin Mahallesi ve Harlem var örneğin ve vakit yetmediği için gidemediğimiz Greenwich var. Her yer büyük her yer enerji istiyor. One a day vitaminleri de bir yere kadar yürütüyor sizi.
O gün akşam 7.30'a kadar oyalanıyoruz, sonra taksiye bindiğimiz gibi JFK. Yine uyduruk terminal vermişler THY'ye. Artık kaide oldu nereye gitsek Avrupa Amerika farketmeksizin dandik terminallerdeyiz. Önce check in, sonra bavulları X-ray'e teslim edip güvenliğe geçiyorsunuz.
Bu arada şunu öğrendik, artık bütün yeni bavulların kenarında üzerinde TSA yazan ufak bir kilit yeri var. Güvenlik gerekli gördüğü takdirde her bavula uyan ufak bir pass anahtarı ile bavulunuzu açıyor, bakıyor ve kapatıyormuş. Eğer eski model bir bavul kullanıyorsanız icabında kilidinizi kırıyor ve içine küçük bir not bırakıyorlarmış. Bunu bavul alırken Samsonite'teki satış görevlisi anlattı.
İşte bu sebebtendir ki bavulları check-in'de değil, başka bir noktada bırakıyorsunuz. Güvenlik tabiki çok çok sıkı. Ayakkabı çorap ne varsa x-ray'de çıkarıp karizma dağılmış bir şekilde geçiyorsunuz içeri. Gümrükmüş, damgaymış yok. Girerken parmak izlerimize kadar alındı, çıkarken tık yok.
Küçücük bir terminal, yemek yerleri 2-3 tane var, olanlarda kapalı. Eat and Go diye bir cafe açık sadece diyorlar, bir bakıyoruz Türk Kafesi. Gözlemeler, ayranlar, dönerler. Pilotlarımız geliyor, gözleme ayranı siparis edeip ucaga geciyorlar. Ben ayranı uyumak için almıştım oysa :)
4-5 dükkan var Victoria Secret, Michael Kors, Coach bir de küçücük bir duty free. Dönüp bakmıyoruz bile, doyduk ziyadesiyle.
Uçağımız vakitlice kalkıyor, zaten gece 12 olduğu için biner binmez uykuya dalıyorum,  2 saat sonra eşim uyandırıyor, 'kalk birşeyler ye, sonra acıkırsın'. Uyku sersemi ne yediğimi bile hatırlamıyorum, patlıcanlı lazanyamıydı, köftemiydi , belki de rüyaydı. 5 saate yakın uyuyorum, uyandığımda istanbul 2.5 saat kaldı yazıyor. Meğer Avrupa üzerine gelmişiz bile.
Yol o kadar rahat geçiyor ki, sana yemeği verdikten sonra ışıkları kapatıp, perdeleri indiriyorlar, artık sonrası Kamil Koç'la Bodruma mı gidiyorsun, Atlantik üzerindemisin muamma.
11 saatte gidip, 8 saat 40 dakikada vatanımıza varıyoruz. Özlemişiz.
En çok türk kahvesi özlemi çekiyoruz orada, birde tabiki mükellef türk kahvaltımızı.
Sorunsuz, dertsiz, tasasız güzel bir tatili geride bırakıyoruz.
Arkadaşlarım, ailem merakta tabiki.. Acaba bavullarda neler var diye.
Haklılar Amerika insanı çok arsızlaştırıyor. Oh ne ucuz terlik diye 1 tane almaya girdiğim dükkanda 2 tane hediye ediyorlar. Ayakkabı 1 tane alıyorum ama 2.si yüzde 50 diyorlar.
Edebinle 1 tane bir şey alıp çıkmak yok. İlla bol kepçe alacaksın. Bavullar dolup taşacak. Yetmeyecek bavul alacaksın. Öyle bir şey işte Amerika. Türkiyede 'de farksız olduk, her yer alışveriş merkezi, her yer indirim, her yer shopping fest tuzakları.
Herşey hızlı. Hiç bir Starbucks'ta koltuk yok. Eline al kahveni içerken işine devam et. Yemek servisleri inanılmaz hızlı. Servis elemanları, çalışanlar hepsi güler yüzlü. Şİmdiye kadar halimi hatrımı sormayan bir çalışanla bile karşılaşmadım. Hemen konu açıyorlar 'nasılsın, kaç gün kalıyorsun?' Bir bakıyorsun kedini anlatırken buluyorsun kendini, çok muhabbet severler.
Birde tabi bahşiş olayı var. Her yerde bahşiş zorunlu. Ama nedense bana hiç itici gelmedi. Aksine insanların elini bollaştırıyor. Biliyorsun ki taksi 5 tutacak ama sen 7 vereceksin. Veya yemek 70 tutacak, ve sen 10 doları gözden çıkaraksın. Her hesap geldiğinde ekliyorlar 'servisim bu fiyata dahil değil'. Birde derecelendirme yapmışlar, 7 dolar verirsen Average, 10 verirsen Good, 14 verirsen Wow gibi komik şeyler yazıyor faturaların üzerinde. Alışıyorsun vermeye. New York'ta çok fazla bağış sistemi var. Müzelerden bahsetmiştim zaten, bunun yanı sıra evsizlere, muhtaçlara bağış kutuları var adım başı. Durum böyle. Güzel şeyler yaşayıp geliyoruz ülkemize.
Artık gerçek hayata dönme zamanı.. Mesela 12 gün yokluğumuza katlanan kedoşumuza sarılıyoruz hemen. Ananesi o kadar iyi bakmışki, kilolanmış semirmiş. Heralde her eve bakmaya gelen acıyıp mama koymuş kabına. Bütün gece bizim yanımıza, bize dokunarak uyuyor. Dile kolay 12 gün patlamış sıkıntıdan. Bir daha bu kadar uzun gitmeyiz köpükçük, söz.
Annem, arkadaşlarım herkes 4 gözle beklemiş bizi. Twitter, Skype her tülü teknolojiyi söktü bu zaman zarfında. Bakıyorum yazdığım birşeyi Retweet yapıyor. (Twitter dilinde 'paylaşıor'). Yakın dostum tweet atıyor 'yahu herkes sevgilisini özler, ben can dostumu özledim' diye.
Döndüğün yerde 4 gözle beklenmek 1000 New York seyahatine bedel diyor ve artık seyahat günlüğünü kapatıyorum.
Herkese Sevgiler;
irem

1 comment:

  1. İyi günler,


    Biz dünyanın her yerine 50 yıl geri ödeme süresi dönemine bir 1 yıl içinde% 3 gibi düşük çok Minimal yıllık Faiz Oranları ile Özel, Ticari ve Bireysel Krediler sunun. Biz $ 100.000.000,00 ABD Doları $ 5,000.00 ABD Doları aralığında kredi veriyoruz.

    Bizim kredi de maksimum güvenlik için sigortalı bizim önceliğimizdir, bir okunaklı Kredi Alacakliya nasıl endişe geceleri uyku kaybediyorsunuz? Eğer hızlı için parmağınızı çivi ısırma mı vardır? Bunun yerine kendinizi dayak, Bay Garry Kanca KREDİ AJANSI irtibata BUGÜN (Kredi Hizmetleri) şimdi, Misyonumuz bir kazan çözüm bulmak için, durdurma Kötü Kredi Tarihi yardım Kredi uzmanları.

    İlgilenen kişiler e-posta yoluyla bana ulaşın gerekir:
    Borç veren Adı: Mr: Garry Kanca
    Borç veren E-posta: garryhookloanfirmm@hotmail.com

    Saygılarımızla,
    Bay Garry Kanca

    ReplyDelete