Friday, July 20, 2012

3 aylık minnoş bir hanımefendi...

Hayata tutunmak..
Aynen bıraktığınız yerdeyim, aynı kanapede oturuyorum, ara sıra havuza girip ıslanıp çıkıyorum.
Tek fark bugün tatillerini geçirmek üzere Kalkan'a gelen arkadaşım Hande, eşi ve oğlu. Akşam hemen yanlarına gidiyorum, yemekte yakalıyorum onları. Yanlarında bir aile daha var, arkadaşları. 3 aylık bebekleri ile beraber seyahat ediyorlar. Müthiş bir cesaret. Önce tatil köyüne gitmişler, orada doyasıya eğlenmişler, sonra bebişi arabaya attıkları gibi ver elini Kalkan. Hiç bir sıkıntıları, dert tasaları yok. Eyvah çocuk uyanır, mama ne yer dertleri de yok. Sadece anne çok yorgun. Ara sıra uyuya kalıyor, bakıyorsun zımba gibi uyanıyor 'bu 10 dakikalık uyku yeter bana' diyor. Yeni doğmuş bebiş annesi olmak kolay mı? Yemekte yanlarına gittiğimde tatlı tatlı uyuyor minnoşları. Saat gecenin 1'i oluyor neredeyse, bebiş kıpırdanmaya başlıyor. Bu saate kadar o kadar güzel uyudu ki içimden sinsi sinsi planlar kuruyorum. Benim çocuğum böyle sessiz olursa 3-5 aylıkken kaptığım gibi Amerika'da alışverişteyim. Puseti inceliyorum, tamam poşetlerimi de şuraya dizerim. Oldu bitti. 
Tam kendime göre bir aile buldum. Aman bebek oldu, gezemeyiz demiyorlar. Kaptıkları gibi çıkmışlar tatile. Gece saat 1 civarı bebiş kıpırdanmaya başlıyor. Uyanma vakti geldi diyorlar. Hemen anne kalkıyor, '10 dakika verin bize' diyor. Ayak üstü mamasını hazırlanıyor, bebiş yastığa uzatılıyor ve biberon ağzına dayanıyor. Anne-baba 3 ayda teşkilat gibi çalışmaya başlamışlar. Biberonun bitmesine yakın baba aporrta bekliyor omuzda havlu ile, şimdi gaz çıkarma vakti. Ne rahat dimi toplum içinde herkes hayranlıkla bakıyor size, gaz çıktı mı bir alkış, bir neşe. Şimdi masmavi gözlerle etrafı inceleme ve gülücükler atma vakti. Saat 1.30 civarı artık kalkmaya karar veriyoruz. Çocuğun uyku saati, mama saati diye odaya kapanmalar yok demiştik ama anne yorgun olduğu için otele gidip dinlenmek istiyor. 
Kalktığımız anda bende hamlemi yapıyorum. 'Şeeeyy, kucağıma almayı çok isterim aslında ama çekiniyorum sormaya' diyorum. Hiç tereddüt etmeden hemen kucağıma veriyorlar bebişi, tabi önce omuza havlu koymalı, malum mamayı yeni yedi. Çekinerek soruyorum çünkü her anne olumlu karşılamayabilir, bebeğini elletmek istemez, mikroptan çekinir, ellerimin temiz olup olmadığını düşünür. Bende böyle bir düşüncesizlik yapmak istemediğimden ya sormam ya da usulen sorarım önce. 
Bu tatlı hanımefendi benim kucağıma aldığım ya 3. ya da 4. bebek olacak. Ne gariptir ki etrafımda hiç bebek yetiştiren biri olmadı. Ne bir kuzen, ne bir kardeş, ne bir akraba... Çocuğu olan tek arkadaşım Hande ile de oğlu 5 yaşındayken tanıştık. Doya doya bir bebeği kucağıma alıp orasını burasını mıncıklama şansım olmadığından olsa gerek bu bebişi kucağıma verdikleri an dünya duruyor. 
Müthiş bir masumiyet var omuzlarımda tüm saflığı ile etrafa bakınıyor. 
Nasıl güzel bebek kokuyor, süt kokuyor. Hiç bir günahı, suçu yok. Hatta bir kötü emeli, gayesi amacı hiç birşeyi yok. Tek isteği karnının doyması ve altının temizlenmesi -birazcık ta ilgi. 
Dünyanın o en temiz şeyini kollarımda sararken bütün problemleri unutuyorum. Sanki tertemiz herşey ve herkes. Sanki hiç sorunsuz bir dünyaya adım atıyorum. 
Onu kollarınızda tutarken yegane amacınız onu mutlu etmek olsa gerek. 
Kafamdan neler geçiyor bir bilseniz... Ne kadar boş şeylere taktığımızı, ne boş şeylerle meşgul olduğumuzu düşünüyorum. 
Kalkan'ın o daracık ve yokuş yollarında umursamaz adımlar ile yürürken şimdi çok dikkatli atıyorum adımlarımı. Ben düşersem diye değil, ben düşersem ve bebişe zarar gelirse diye. 
Öyle saf birşey ki hiç bozulmasın, hiç kötüleşmesin istiyorsunuz. Ama ne çare.. büyüyecek ve kıskançlığı da tadacak, sevgiyi de , nefreti de.. Yalanı da görecek, vefasızlığı da. Ağlayacak o güzel göz yaşları belki bir erkek için dökülecek. Neler yaşayacak neler. 
Ama şimdilik havaya hayali tekmeler atarak yolculuk yaptığı puseti ile hayat ona güzel. 
Anne uykusuz kalmış çok mu? :)
İşte böyle güzel dostlar, bu kadar etkilendiğim bir bebiş kucaklama sahnesini yazmadan geçemedim. 

Hamiş: Senin zamanın gelmiş, haydi artık yorumlarına bir süre daha kapalıyız. :)
Kalkan'dan Sevgiler;
irem ..

No comments:

Post a Comment