Tuesday, September 3, 2013

Kim korkar bebekli hayattan..

Bebekli hayatı bilen bilmeyen herkesin beni görür görmez ilk sorduğu soru : 'Gece uykularınız nasıl? Uyuyabiliyor musunuz bari?'
Ne cevap verilir ki? Sendeki de soru yani, uyumuyoruz işte kardeşim görmüyor musun şu göz altındaki mor halkaları? Baksana sen şu göz kapaklarıma 'uykuuuu' diye bağırıyorlar. Tabi ben bu cevabı vermiyorum, onun yerine kibarca 'eh işte uyuyoruz, uyanıyoruz, idare ediyoruz' gibi kaçamak cevaplarla geçiştiriyorum. Niye korkutayım ki insanları? Üniversitede finallere çalışmak için uykusuz kalmaya benzemiyor ki bu iş.. Ya da ertesi gün işe yetiştirmeye çalıştığın bir rapor ya da bir çeviri için elinde kocaman kahve kupası ile uykusuz kalmak değil ki bu. Senin can parçan, minnacık ellerini önce sağa sola sallamaya başlıyor, kafa ok gibi geriye doğru geriliyor, surat yavaş yavaş ekşimeye başlıyor, o an anlıyorsun ki birazdan basacak yaygarayı.. Çünkü o minicik karnı acıkmış.
O ağlamaya başladığında en derin uykularından, en güzel rüyalarından vazgeçip öyle bir yataktan fırlayışın var ki.. Yeter ki ağlamasın, o alt dudak titremesin.. Kıyamazsın..
Yataktan fırlayış ile birlikte yapılacak şeyler belirli, kucağına al, biraz sakinleştir, eğer çok aç ise memeyi ver ağzına, anında yüzüne bir huzur yayılsın - tabi benimde-. Baktın memede süt yok, hemen dolaptaki önceden pompa yardımı ile sağılmış sütlerden çıkar, mililitresini ayarla, biberona koy ve bebeğin ağzına hooopp.. Yine zafer senin.. En kötü ihtimal ise süt bitti, kalmadı, bebek çekiyor çekiyor gelmiyor, gelmedikçe basıyor yaygarayı.. Konu komşuyu zaten unut, tüm apartman ayaktayız o yaygarya. Desibelini bile ölçtük bir gün, siz anlayın artık gerisini.
Memede süt yok, buzdolabında stok tükenmiş, hiç panik olma ey kutsal anne. Hemen babası bir koşu mutfağa gidiyor, Aptamil'den iki kaşık biberona salladığımız gibi zafer bizim.
Çok pratiğiz anne baba olarak, görmeniz lazım. Sabaha karşı 3'te dolaptan stokladığımız anne sütünü çıkarıp benmari usulü ısıtıyor; ve ya kaynamış suya atılmış mamayı buzların içine koyup soğutabiliyoruz.
Sonuç: Yüzde yüz mutlu son.
Pekiiii, mama işi tamam diyelim bunun daha bez değiştirmesi var, gaz çıkarması, kusması var. Mamayı yedi tam uykuya daldı hooopp gaz sancısı uyandırır, haydi al omzuna gazını çıkar. Bu esnada fazla sallantıdan veya pış pışlanmaktan kustuysa üzeri değişecek, değişirken iyice ağlayacak, o arada tam 2 dakika önce değiştirdiğim bezi tekrar pisletecek ve bizim halimiz bir döngü halinde sürüp gidecek taa ki sabah olup, enerjimiz bitip tükenip 'annneeeee yetiiişşşş nolluurrr gelllll' diye mesaj atana kadar.
Bir çok kişiye kabus gibi gelecek olan bu senaryoyu biz 24 saat yaşıyoruz. 20 günlük bebek 'ah anneciğim uyusun diye şurada bir 5 saat uzun uzun kestireyim' demiyor ki.
Geceleri 'dandini dandini dastana, danalar girmiş bostana' diye dünyanın en anlamsız ninnisini söylerken bizim kafalar otobüste uyuyan yaşlı amcalar gibi omuzlarımıza doğru düşüyor ama bizimkisinin gözler cin gibi açık etrafa bakınıyor. YouTube'dan Mozart ninnisi bile açtım dün gece, hatta dünyanın en eski ve geleneksel taktiği olan ayakta sallayarak uyutma yöntemini bile denedim.
Bazen işe yarıyor, bazen de tam uyudu diye beşiğine koyuyorsun, mutfağa gideyim su alayım derken 'vıyaak' sesi ile uygun adım marş koşarak geri dönüyorsun.
Bebeğini mutlu etmek için bu kadar koşturmacanın içerisinde uyku muyku gözün görmüyor, canın istemiyor, olmuyor, uyuyamıyorsun.
İşte bu yüzden 'gece uyuyabiliyor musunuz bari?' gibi bıyık altından kıs kıs gülünerek sorulan bu sorunun cevabını geçiştiriyorum. Bunun hamilesi var, çocuk isteyeni var.. Maksat insanlar korkmasın. Bilen zaten biliyor yeni doğmuş bebekli hayatı.
Yine de gururla diyorum ki : Heeyytt kim korkar bebekli hayattan!

***
Gezmelerimize de tam gaz devam ediyoruz, açık alan, bahçe, sokak, güneş derkeeeenn.. ilk Avm gezmemizi de gerçekleştirdik. Hatta bebek alt değiştirme odasını bile deneyimledik. Hazır uyuyorken şurada iki lokma yiyelim diyoruz, ama nasıl ürkek ve korkağız. Ağlamaya başlasa el ayak birbirine dolanacak bizde. Bizimki kolunu oynatsa biz hesap isteyip fırlıyoruz olay mahalinden. Geceleri evdeki cool modumuzu elbet dışarı gezmelerimizde de oturtacağız rayına. 20 günde ancak bu kadar.
Bizimki uyandı uyanacak, yazıyı burada kesiyorum şimdilik hepinize sevgilerimi yolluyorum..
İrem









No comments:

Post a Comment