Friday, September 20, 2013

Yeni doğmuş bebekli evden bildiriyorum..

Hayır bu bir yardım çağrısı değil.. İmdaaat diye bağırmayacağım.. Niye söylemediniz başıma gelecekleri bilseydim önden hazırlıklı olurdum hiç demeyeceğim.
Ama... Hamileliğim süresince 'karnında durduğu sürece bunlar iyi günlerin' diyenlere de teşekkür ederim, en azından kibarca, korkutmadan uyarmışsınız. Siz uyarmışsınızda ben anlamamışım ah kafam..
Gelelim sadede .. Özetle: bu bebek uyumuyor. Yeni doğan bebekler uyurdu hani? Uyansın diye can atılırmış ta ama öyle çok uyurmuş ki. Kim yazmış bu masalı bilmiyorum. Bizimki uyumuyor. Uyumadığı zamanlarda ise cin gibi etrafa bakınıyor ya da ağzını sağa sola götürerek mama arıyor. Tabi birde ciyak ciyak ağlıyor.
İşte o ağladığı an bütün okuduğunuz bebek kitaplarını unutun, kendi metodunuzu bulmaya çalışın..
Hanimiş ne diyordu uzman psikolog ablalar abiler?
1. Bebek her ağladığında kucağına almayın. Almayıp ne yapalım, etinden et kopartıyorsun gibi ağlıyor birde üstüne morarıyor.
2. İlk önce bebeğe yüzünüzü 15 cm mesafeden gösterin. Ee tamam gösterdik hala avaz avaz bizimkisi.
3. Ellerini kavuşturup karnına götürün. Bu esnada bizimki kol bacak ayak tepiniyor hala avaz avaz.
4. Aç olup olmadığına bakın. Bizimki her daim aç.. 24 saat aç..
5. Gazını çıkarın.. Omzumuza attığımız gibi evde deli danalar gibi koşturup sırt sıvazlamaktan anamız ağladı. Sırayla önce ben sonra baba.. Babası 'uygun adım marş' diyerek Dağ başını dumaan almııışşşş diye evde dört dönüyor, bizimkinin kafa bir aşağı bir yukarı cin gibi bakınıyor. Anladık gaz da yok, geçiniz..
6. Uykuya dalmaya çalışıyor olabilir. Yoookk neredeee. Esamesi okummuyor uykunun.
7. Emzik verin. Yaaa, ne oldu psikolog abla çareyi emzikte buldu ama bizimkini eviriyoruz çeviriyoruz, 4 farklı emzik denedik, almıyor almıyor almıyor... En son şekerli suya batırıp verin diyenler vardı.
8. Mobil olun. Heh işte burda bizim yaratıcılığımız devreye giriyor. El kadar bebe öyle kanırta kanırta ağlarken 'ay dur puseti açayım, koyayım, çocuğu bağlayayım, hay allah battaniye nerede' demekle olmuyor. Bizde çareyi kanguruda bulduk. Ergo marka taşıyıcıyı omzumuza astığımız gibi ... Uygun adım marş bahçeye. Bizimkisi daha bahçe kapısına varmadan hoooopp uykuya dalıyor.
İşin acı tarafı eve geri soktuğumuzda zınk diye uyanıp tekrar ağlamaya başlıyor. Bu yüzden Ergo'ya astığımız gibi mahalleyi turla babam turla. Ama kaç tur.. Dün akşam susmayınca babası boynuna asıp gezdirmeye çıkarmış o arada gidip ekmek almış. Sabahta kahvaltıya annemlere giderken yine ekmek almak için bakkala uğrayınca kasadaki çocuk dayanamayıp 'abi dün akşamda bu halde taşıyordun, geceden beri hala taşıyorsun galiba' demez mi. Ah ulen Sarp mahalleye de reklam ettin bizi.
Evet nerede kalmıştık? Psikolog ablaların önerilerinde.
9. Hala susmuyorsa doktorunu arayın. İşte psikologun bile saçmaladığı nokta. Bebek bu, belliki huzursuzlanacak ağlayacak. Psikolog abla saçmalayınca çareyi YouTube'da bulduk. How to soothe a crying baby? Al sana arama başlığı. Youtube'da daha güzel tekniklere denk geldik. Kafasından ve belinden kavrayarak havada sağa sola sallayın, elbise etiketlerine, sıcaklayıp sıcaklamadığına, bezinin rahatlığına bakın. Ee tamam onları da yaptık.
Off kaldık mı bir başımıza? Salıncağa koy, aktivite halısına koy bakınsın, oyuncak göster, ana kucağının titreşimini aç, yüz üstü yatır, sırt üstü yatır, yan yatır, omzuna al, kucağına al, ayağında salla, tekrar omzuna al sonra tekrar kucağına, bir an önce konuşmaya başlayıp derdini anlatabilmesi için yalvar, allahtan sabır dile, göbeğine gaz kremi ile masaj yap, ayaklarını karnına götür, Türkçe ninni söyle, ingilizce ninni söyle, sigaramın dumanına sarsam diye türkü çığır, Youtube'dan 8 saatlik frekans sesi aç, relaxation müzik, okyanus sesi, orman sesi, Ağustos böceği sesleri aç, Mozart ninnisi çalan ve tavana yıldızlar veren oyuncağını çalıştır, bu esnada duyduğun bir koku üzerine bez değiştir, poposunu lavoboda yıka rahatlasın, oda değiştir, evin bütün kanapelerini yataklarını dene, kendı beşiğine koy, karyolasına koy, dönencesini aç, evi dolaştır, tekrar kanguruya koy bahçeye çıkar, bu kadar saat uyanık kaldığı için tekrar acıksın, mama hazırla, sonra mama üzerine dökülsün, tulumunu değiştir, tulum değişirken uykusu iyice açılsın veee sil baştan. Dün öğlen yaklaşık 6 saat uyumayınca halimiz dumandı. Anneannesi gözlerinden uyku aka aka evinin yolunu zor buldu, evdeki çalışanımız Dilara ablası izne kaçmıştı, ya biz? İş yerinde bu kadar yorulsam hemen ofisteki kanapeye atıveriyordum kendimi bir keyif kahvesi yapıp, iş beklesin 1 saat sonra devam ederim diyebiliyordum. Babası ise 'bugün kendime izin vereyim gitmeyeyim' diyebiliyor. Ama anne babalıktan izin yok, istifa yok, tatil izni, öğle yemeği arası yok. Dün akşam yemeğimizi farklı zamanlarda, birimiz çocuk pışpışlarken diğeri yemeğini ısıtıp 5 dakika içerisinde ne yersem kardır mantığı ile yemiş olsak bile, el kadar bebe hepimizi maymun etmiş olsa bile, 6 saatin sonunda beşiğinde huzurla uykuya dalmış bebeğimize bakıp 'ne tatlı uyuyor, keşke hemen uyansa da sevsek' diyebilecek kadar psikopat olmaktır anne babalık. Yukarıda yazdıklarımın hiç birinde en ufak bir abartı yok. Yorgunluk, uykusuzluk da cabası.. Anne baba olarak günün 24 saatinden kendimize ayırabildiğimiz o 10 dakikada oturup birbirimize bakıp 'vaaayy beeee, ne emek ama...' Diyoruz.
Hemde ne emek, 24 saat mesai yaptığın tek meslek.. Bir bebek nasıl zor büyüyor yakinen deneyimliyoruz.
Kendimize ait hiç bir özel zamanımızın kalmadığı bir meslek bu.
Hamilelik münasebetiyle halen üzerimde kalan 6 kilo sayesinde hiç bir kıyafetimi giremediğim için geçen gün panik halinde en yakın avm'ye koştum. Daha ilk girdiğimiz mağzada uyandı. Her ne kadar annem, eşim 'hadi sen git bak, biz besleyeceğiz' dese bile olmadı, içim el vermedi. Başlarım kıyafetine diyerekten koşa koşa çıktık, çünkü banyo saatimiz gelmişti ve evde bizi daha eğlenceli bir maraton bekliyordu.
İşte son durum bu..
Bugün 40. günümüz. Hayalimizde bugun tatile çıkmak, şöyle bir Bodrum'a uzanmak ve 3-4 gün kaçamak yapmak vardı, ama biz burnumuzun dibindeki arkadaşımın evine bile gidemedik 40 uçurmasına. Az biraz huysuz ve huzursuzuz son günlerde. Hem aşı olduk, hem mamamızı değiştirdik bir yandan emzik vermeye uğraşıyoruz. Bir yandan hala düzene girmeyi bekliyoruz. Ve herşeyden önemlisi 2 saatten fazla uyuyacağı geceleri bekliyoruz. Şöyle doya doya 5 saat uykuya bile razıyız.
Birde evimize gelen misafirlerimizi 'yandım allah' diye arkalarına bakmadan kaçırmaz ise daha mutlu ebeveynler olacağız.
Evet bebekli evden bildiriyorum...
İmdat demiyorum sadece her annenin harcadığı bu müthiş emeğin önünde saygıyla eğiliyorum.
Tüm annelere sevgiyle...
İrem

















1 comment:

  1. Cok kolay gelsin canım! Ben sana anlatmıştım ama ancak başa gelince anlaşılıyor. gayrete devam, her ay daha da kolaylaşacak ve eğlenceli olacak. o su anda hala 4. Trimesteri yaşıyor. cok öptüm hepinizi, sevgiler..

    ReplyDelete