Friday, February 10, 2012

kar kış demeden okul..

Kütüphanedeyim şuan, bu gördüğünüz binanın 2. katı. Benim cuma ritüelim bu. Derslerim cuma günleri 11.30da bitiyor, bende kendimi kütüphanemizin 2. katına cam kenarına atıyorum, ayaklarımı da kalorifere uzatıyorum, karşımda nefis bir boğaz manzarası kitap okuyorum saatlerce. Arayan soran yok, binlerce eski kitap var sağımda solumda, onları hepsini merak etme ve okuma isteği beni daha çok buraya gelmeye itiyor.




Bugün biraz daha farklı, müthiş bir kar yağışı var şuan, boğaz tamamen kapanmış, sadece kar yağışı ve bembeyaz bir orman uzanıyor önümde. Dışarıda en yaratıcı kardan adam yapma yarışması düzenleniyor öğrenciler arasında, onların bağırış çağırışları geliyor, o kadar gidip izlemek istiyorum ki, üşüyorum sadece. kalorifer kedisi gibi hissediyorum kendimi.Devamlı bir ısı kaynağı bulup kıvrılma isteği içimde. Hani bir kestane eksik yanıbaşımda.
Gözüm haberlerde sabahtan akşama kadar, sabah uyanır uyanmaz ilk işim twitter'ı açıyorum belki Valilikten bir açıklama vardır umuduyla, Yok. Mecbur okul yolunu tutuyoruz 2 gündür. Çocukların hepsinin gözü camda, dışarıyı seyrediyorlar.








İstanbulda artık tatil çok zor diyorum öğrencilere. Boşuna beklemesinler, öyle ya koskoca metropol, yolların tümü açık.
Öğrencilerin çoğu toplu taşıma araçlarıyla gidip gelebiliyor. Servisle gelenler, uzaklarda oturanlar,
Sarıyerin, Beykoz'un tepelerinde yaşayanlarda varsın saplansın kara canım. ne gerek var? Varsın gelemesinler okula yeterki milyonlarca çocuğu sokağa döksünler, İnsanlar ziyan zebil olsun sokaklarda ama İstanbul devam etsin işlemeye.
Zihniyet bu olunca, elden ne gelir? Kendi eğlencemizi bulmak lazım, tıpkı öğrencilerin yaratıcı kardan adam yarışması gibi, tıpkı bizim saat 7.30 da evimizin bahçesinde eğlenmemiz gibi. :)





 Sabah 7.30, amacım 8.15teki dersime yetişmek. O kadar homurdanıyorum ki halime acıyan eşim arabaya binmeden hadi gel diyor kardan adam yapalım. 'Ne kardan adamı şimdi, bırak allasen' diyorum. O kadar uykulu ve o kadar kızgınım ki. Bütün gece kar yağmış, araba iyice saplanmış kara, kar lastiklerime rağmen çıkmanın imkanı yok. Okul evime yakın ama ana binaya varabilmek uzun sürüyor, yokuş.
Fatih ise beni motive edebilmek için herşeyi yapıyor. Ve en sonunda bu şekilde eğleniyoruz. Saatin farkına varamıyoruz bir bakıyoruz 8 olmuş. İşte bu şekilde koşa koşa paltom, çantalarım ile sınıfa atıyorum kendimi. Öğrencilerde benden farklı değil bu arada, ara sıra sınıftaki yangın çıkışı kapısını aralayıp kartopu yapıp giriyorlar içeri.
Ne olur sanki ders yapmasak, dışarı çıkıp kar topu oynasak diyorlar.
Olur mu öyle saçmalık diyorum sanki yarım saat önce kar topu oynamak için neredeyse derse geç kalan ben değilmişim gibi.
Hayat işte :) Şimdilik kucak dolusu kartaneleri gelsin size,
irem'de öğle yemeğine gitsin :)






No comments:

Post a Comment