Monday, July 23, 2012

Apostolos Andreas Manastırı/ Kıbrıs

Bende bilmiyorum nereden aklıma geldi 2 sene önce gittiğim bir yerden bahsetmek. Belki eski resimlere bakarken gözüm takıldı, belki de son zamanlarda üzerinde çalıştığım bir hikaye için mistik yerler araştırıyordum ve bilinç altım direk beni 2 yıl önce gittiğimiz bu yere davet etti.
Apostolos Andreas Manastırı'nı nereden duydum? Niye oralara kadar gittim derseniz anlatayım, hikayem şöyle başladı. 4 günlük bir tatil kaçamağı yapmaya karar veriyoruz, hem yurt dışı eziyeti ile uğraşmak istemiyoruz, hem de yurt içi istemiyor canımız. Kıbrıs'ta karar kılıyoruz. Hedefimiz Girne'de kalmak ve araba kiralayıp sağı solu gezmek. Tam da tatil öncesi annemlerin aile dostlarıyla karşılaşıyoruz. Çok gezen bir çift onlarda, hem gezmeye hem yemeğe çok meraklılar. Nerede güzel mekan hepsini bilirler. Kıbrısı duyunca hemen bir öneri geliyor bekliyorum. Plajları, restoranları es geçiyorum ve bir manastır'a takılıyor aklım.
'Kim ne dilerse oluyormuş, hatta öyle ki günü birlik turlar düzenleniyormuş, kadınlar toplaşıp sabah uçağı ile gidip orada dileklerini dileyip, şifalı suyundan alıp akşama dönüyorlarmış' diyor arkadaşımız.
Yok artık! Sabah gidip akşam mı dönülüyormuş? Bu insanlar da çıldırmış diyorum içimden ama yanımdaki küçük not defterime de yazdım bile. Apostolos Andreas Manastırına gidile.
Kıbrıs tatilimizin 3. gününde sağdan direksiyonlu arabamızla koyuluyoruz yola, haritaya bakınca yakın gözüküyor, ha geldik, ha geliyoruz derken 3 saat geçiyor biz hala manastırı arıyoruz. Kıbrıs haritasını gözünüzde canlandırdığınızda, yukarı doğru uzanan o ince kısmına Karpaz deniyor, adanın en en uç kısmına da Dipkarpaz. Karpaz'a gelince köylerin, tarlaların arasından geçiyor, önümüzü kesen eşeklere aldırmadan buluyoruz yolumuzu. Eski ve hırpani bir görüntüsü var. 15. yy'dan kaldığı düşünülüyor. Ortadoks cemaatinin önemli ibadet yerlerinden. Aziz Andreas Kudüse varmak üzere yola çıktığı uzun bir gemi yolculuğu sonucu susuzluktan ve hastalıktan kırılan mürettebatı ile burada kayalıklara çıkmış. Tatlı su bulmanın imkansız olduğu bir noktaya asasını değdirmiş ve tatlı su fışkırmaya başlamış. Mürettebattaki hastalar iyileşmiş, körler görmeye başlamış. Bu şifalı su o günden bu güne akmaktaymış. Yüzlerce ziyaretçi ise her gün buraya gelip mum dikip dilek dilemekte ve şifalı sudan içip aynı zamanda şişeler halinde yanlarına alıp getirmekteymiş. Bizde yanımızdaki plastik şişelere doldurduk sudan. Aradan 2 sene geçti, hala hergün buzdolabını açıyorum, öylece duruyorlar gelen misafirlerimize dilek diletmek üzere. Birde üzerinde büyük harfler ile İÇME, İÇİLMEZ yazdım ki dolabı açan her hangi biri 'aa burada soğuk varmış' diyerekten suyu kafaya dikmesin diye :)
Orada dilediğim 2 dileğe gelince... Birincisi sene sonuna kalmadan gerçekleşti, diğerini ise beklemekteyim az kaldı :)
İşte böyle dostlar, yolunuz düşerse gidin, görün, kaçırmayın, ya da varlığını bilin başkalarına yayın :)
Sevgiler:)

Apostolos Andreas Manastırı / Kıbrıs


Manastırdan bir görüntü

Manastırın içi

Bu da manastır yerine plaj tercih edenlere:)


No comments:

Post a Comment