Saturday, October 26, 2013

Bebekli yaşam terminolojileri 101

Baktım benim canım Serendipity blogum oldu size bebek anılarını yazma blogu, istedim ki bebekli yaşam terminolojisine aşina olmayan okurlar da faydalansın, okusun, yazılanları daha iyi anlasın. O yüzden bir derleme yapmaya karar verdim. Fikir aynı zamanda çok sevdiğimiz bir çiftten geldi, kendileri de şu aralar bebek beklemekte, oturup anne bloglarını okuyorlarmış, 'sen yazsana bize ne lazım ne değil' dediler. Bende vakit buldum, hooop oturdum laptop'un başına bizimkisi mışıl mışıl uyurken. Başlığımız biraz Üniversite dersi gibi oldu, adı üstünde 101.. Yani bebekli yaşama giriş.
Efendim nereden başlasam... Son zamanlarda hayatımızın vazgeçilmez parçası olan puset ile başlayalım.
PUSET: Siz bunu bebeği bir yerden bir yere taşımak için sanıyorsunuz değil mi? Oysa puset şimdiye kadar icat edilmiş en etkili bebek uyutma yöntemidir. Satın almak istediğiniz veya aldığınız ana kucağı salıncak gibi ekipmanları unutun. Bebeğin krizi tuttu mu, hele benimki gibi Kolik'i ucundan yakaladıysanız ağlama krizinizin ortasında koy bebeği pusete, evin içerisinde ileri- geri ittir dur. Hem dışarıda geziniyormuş süsü veriyor hem de sallantıdan uyuyuveriyor. Artık gerisi kol kaslarınıza kuvvet. Daha fazla sallantı ortamı elde etmek ve olaya biraz tümsek havası katmak için ileri geri sürme işini kapı eşiğinde veya halı kenarında yapıyoruz. Sonuç: 100% garantili uyutma yöntemi.
Markasını soracak olursanız çok araştırdık, çok soruşturduk. Bize hediye gelen hiçbir yerlere sığdıramadığımız Stokkemizi satıp, piyasadaki en kullanışlı, pratik ve hafif puseti tercih ettik: Bugaboo Bee.. Tavsiye ederim.

Emziğimiz ile pek keyifliyiz
EMZİK: Kendisine halk arasında yalancı meme de denir. İngilizcesi 'dummy' ya da 'pacifier'. Bir nevi sus düğmesi. Bebek sektöründe şimdiye kadar icat edilmiş en başarılı şey olmakla beraber sizinde en çok duyacağınız cümle şudur:  'Ay emziğe mutlaka alıştır, çok rahat edersin' . İnsanlar bebekleri emziğe alışsın diye 30 takla atıp sonra bıraktırmak için 30 takla daha atsalar da değer, tüm yapılan şaklabanlıklara değer. Bizimkini emziğe alıştırmak için şekerli sulara mı batırmadık, sonunda farkettik ki kendi biberonun ağzına en uygun ağzı olan emziği arıyormuş, denemekten vazgemeyin, 3-5 marka deneyin. Bunun damaklısı olduğu gibi düz modelleri de var.  Hangisini alırsa alsın, ama yeterki alsın. Ağlama ve kriz anlarında 'şak' diye itinayla ağzına verilir, bebek susturulur. Uyku öncesi o emdiğini sanar, ve sakince uykuya dalar. Aynı zamanda kötü bir benzetme olacak amma velakin geviş getiren büyükbaş hayvanlar misali mamayı hazmettirir, mideyi rahatlatır. Velhasıl, emzik bebek büyütürken elzemdir. Uçak seyahatlerinde iniş ve kalkışta mutlaka bebeğin ağzına tıkılır, böylece kulakların basınçtan rahatsız olmasını engeller.

BEBEĞİN GAZINI ÇIKARTMA: Büyüdükçe bir tabu ve ayıp haline gelen bu eylem, bir bebeğin ilk aylarında yaptığı en önemli eylemdir. Eğer bebeğin gazı itina ile çıkarılmaz ise, bebek uyumaz, uyumaz, uyumaz. Ağlar, yemek yiyemez, ağlar. Siz 1 saat mesai yaparsınız bebeği uyuttum sanırsınız, o gaz sancısı gelir ve uykunun 5. dakikasında bebeği uyandırır. Sizinde hayatınız kayar, bebeğinde. Bebek kızarır, morarır, ayaklarını karnına doğru çeker, kasılır durur. Siz de 'Ne olur o sancıyı ben çekeyim de bebeğim rahatlasın' der durusunuz. Her ne kadar insanlardan dinlediğim berbat senaryolar kadar olmasa da bizim bebeğimizde de gaz sorunu yaşıyoruz. Hatta mama olarak Milupa'nın gazlı bebekler için olan Conformil serisini kullanıyoruz. Piyasada ki tüm gaz damlalarından evde bulunduruyoruz. Önce bitkisel olan Nurse Harvey's ile başladık, baktık hiç işe yaramadı. Sonra Bio Gaia denedik, en son doktorumuz Sub Simplex'i önerdi. Günde 4 kez mamasının içine 4 damla atıyorsunuz, hava kabarcıklarını derleyip toplayıp bir kere de çıkarmasını sağlıyor. Ben dozu aşıp her mamanın içine az biraz atıyorum. Bu damlaya başladığımızdan beri Sarp'ın beslenme sonrası omuzumuzda geçirdiği zamanlar azaldı. Çocuğu evire çevire sırtına, poposuna vura vura gazı çıksın diye yalvarmıyoruz artık. Bu damlayı düzenli kullanmaya başlamadan önce bir gece yaşadığımız kriz sonucu 3 farklı marka damlayı birden içirip, üzerine yarım çay bardağı suya 1 çay kaşığı çörek otu atıp, kaynatıp bir güzel içirmiştim. Siz sakın yapmayın, büyük cahillik 3 damlayı birden vermek. panik anında bilemedim ne yaptığımı işte. Bir de her gün 100 ml'mi geçmeyecek şekilde rezene içiriyorum. Aktardan veya organik rezene tohumu peşinde koşarak değil, Milupa'nın bebek için olan rezene çayını veriyorum. İşte sevgili anne babalar veya anne baba adayları benden size bir tüyo, her beslenmesinden sonra o 'gak' sesini duymadan size de bebişe de rahat yok. Emziren annelerin kendi yediklerine dikkat edip nohut, fasulye, mercimek, karnıbahar gibi ultra gaz yapan yemekler ile beslenmemeleri gerektiğini de hatırlatmama gerek yok sanırım.

KOLİK: Halk arasında 'gazlı bebek' olarak nitelendirilen, bilim adamlarının hiç bir hal çare bulamayıp sonunda uydurdukları bir terim bu. Gaz sancısına bağlı yaşanan bebek krizleri için halkımız 'geldi yine iyi saatte olsunlar' dese de uzmanlar bu krizleri 'kolik' olarak adlandırılıyor. Bebek her gün aynı saatte krizlere giriyor, ağlıyor, tepiniyor, ıkınıp, sıkınıp morarıyor. 2 dakika önce size gülücük atan bebeğiniz birden etinden et koparıyormuşçasına ağlamaya başlıyor. 'Çaresizlik' tam kelime anlamına yakışır bir şekilde deneyimleniyor. Öyle ki suyun altına da soksanız susmuyor bebek. İlk bu krizi deneyimlediğimde bebeği soyup muayne etmiştim, acaba bir yerini mi incittik yanlışlıkla diye. Sonra sonra pusete koyup dışarı çıkarmayı, midesini rahatlatacak pozisyonlarda bebeği tutup ilgisini dağıtacak şeyler keşfettik. Yavaş yavaş kolik saatlerimiz de 1 saatten 10 dakikalara düştü. Tıp bu kadar ilerlemiş olmasına rağmen bir çare bulunamamış bu sendrom bebek 3 aylık olunca bıçak gibi kesiliveriyormuş. Kesilmediği durumlarda varmış. (Bizimki henüz 2.5 aylık, bakalım ne gösterecek ilerleyen zamanlar bize)

HIÇKIRIK: İllet bir şey. Bir kez geldi mi gitmiyor. En mutlu bebeğinizi birden bezdirip ağlama krizine sokabiliyor. Hıçkırık tuttuğunda emzirin geçer diyorlar. Bizimki tam 2 ay hiç emmedi. Bekle bekle geçer mi bu illet? Çare yine eski insanlarda. İlk doğduğu zamanlarda deliler gibi karşı çıkmış olsamda sonra tıpış tıpış ellerimde verdiğim 1 çay kaşığı 'Limon'. Çay kaşığını doldurmaya bile gerek yok, 3 minik damlayı bebeğin ağzına dayadın mı 1. Hıçkırık saniyede kesiliyor, 2. Bebek C vitamini alıyor, 3. Ekşi tadına alışıyor, 4. Yüzünü buruşturdukça size eğlence çıkıyor. Geçenlerde bir kafe'de çay kaşığı ve limon istemişliğim bile vardır. Neymiişşş büyük sözü dinlenecek.

TULUM-BODY-PİJAMA-UYKU TULUMU: Her ne kadar kız bebekler için süslü püslü kıyafetler tütüler fırfırlar yapılsa da sıra ev yaşamı ve gece uykusuna gelince en kullanışlı tulumu arıyorsunuz. Yaz bebeği ise sadece alttan çıtçıtlı bir body. Kış bebeği ise body üzerine yine çıtçıtlı bir tulum. Tulum fermuarlı ise işiniz kolaylaşıyor çünkü bazı tulumlar gerçekten zekanızı sınamak için hazırlanmış zeka testleri gibi. Hele gece uyku sersemi alt değiştirirken her bir çıtçıt kabusunuz olabiliyor. Mevsim geçişlerinde evler serin olduğundan tulum üzerine bir minik hırka veya yelek takviyesi gerekebiliyor. Gece ise Carter's marka polar uyku tulumumuz olmazsa olmazımız. Bebek giyiminde favori markam Carter's çünkü tüm ürünleri kullanışlılığa göre tasarlanmış, annelerin hayatını kurtaran küçük detaylar ile taçlandırılmış. Kafasından daha rahat geçen bodyler, fermuarlu tulumlar, kafamıza en rahat giren şapkalar, her seferinde ayağından çıkmayan çoraplar, ve elinden çıkarmaması için kendiliğinden lastikli eldivenler hatta kendiliğinden eldivenli tulumlar. 'New born' kategorisi gerçekten de yeni doğmuş bebeklere tam olacak şekilde tasarlanmış. Mother Care'den aldığımız yeni doğan tulumlarımızı giymek için tam 1.5 ay beklemek zorunda kaldık. Marks and Spencer'ın 0-3 ay diye sattığı bodyler bebek 2.5 aylık olmasına rağmen hala o kadar büyük geliyor ki etiketinin yanlış basıldığını bile düşünmeye başladım.


DÖNENCE: İngilizcesi 'mobile'. Karyolanın kenarından bebeğin 20-30 cm kadar başının üzerine gelecek şekilde sarkıtılır. 'On' tuşuna bastığınızda ninniler söyleyerek asılı oyuncaklar dönmeye başlar. Onlar döndükçe bebek keyiflenir öyle ki 1 saate yakın bir zaman dilimini sadece dönencesini seyrederek ve ayakları ile tepinerek geçirir. Hiç sıkılmaz. Dönenceden sarkan 3 tane tipsiz oyuncağı seyredalar, onlarla konuşur, tutmaya çalışır. Bebeğin niye bu kadar keyiflendiğine anlam veremeyen anne ise bebeğe neyin cazip geldiğini anlamaya çalışır durur.

ANA KUCAĞI: Bebek evde sizinle otursun, hep beşiğinde yatmasın, eğimli bir pozisyonda oturup etrafı ile iletişim kursun diye tasarlanmış hem yatak olan bebek koltukları. Evde yer tutuyor olsalar da olmazsa olmazlardan biri. Bebek devamlı yatağında yatmak istemiyor hele 1. ayından sonra etrafa bakınmak istiyor. Bu yüzden 1 adet edinin. Alengirli olanlarından kaçının. I-pod bağlanabilen, uzaktan kumandalı salıncak fonksiyonu ıvır kıvır saymaya başladıklarında uzaklaşın. Inanın bebeğiniz yaygarayı bastığında ne I-pod bağlamaya uğraşacaksınız, ne de sallanma fonksiyonundan faydalanacaksınız.

Tiny Love aktivite halısı
AKTİVİTE HALISI: Büyük bir pazarın içindeyiz. Söz konusu bebek olunca insanlar tüm gerekli gereksiz şeylere para dökmeye pek bir meğilliler. Bir arkadaşımız bize kalkıp aktivite halısının öneminden bahsedince koşa koşa gidip bir adet aldık. Sağından soluncan oyuncaklar, haşırtılı hışırtılı renkli şekiller sarkan, müzik çalan, ışıklar veren bir minder bu. Yere koyuyorsunuz, içine de bebeği yatırıyorsunuz. Alın size kendi işlerinizi halletmeniz için ortaya çıkan 1 saat.

BEBEK BAKIM ÇANTASI: Piyasada o kadar çok tipsiz çanta var ki anlatamam. Hayatınız boyunca elinize almayacağınız garip renk ve şekillerde ve devasa boylarda, kaba saba çantalar. Alt tarafı bebeğin 2 bezi, 1 yedek tulumu taşınacak. Bunları kullanacağıma kendi çantalarımı kullanırım mantığı ile bir bebek çantası satın almadım. İyiki de almamışım, kendi kullanmadığım bir sürü çantam birden işlevsel oldu. Değiştire değiştire kullanıyorum. Yok Hollywood starları x marka kullanıyormuş, yok z marka çok trendmiş. Geçiniz.

Ergo Carrier
KANGURU/ SLING : Aman efendim ne gerek var kanguru filan demeyin. Alın size bir gerekli icat daha. Bebeğin pusetini çıkarmak istemediğiniz zamanlarda, özellikle yürüyüş yapmayı seven bir anne iseniz, bebeğiniz hem sizinle iletişim kursun hem elleriniz serbest olsun, yük omuz ve belinize eşit dağılsın diyorsanız olmazsa olmazınız bir adet kanguru. Yani bebek taşıyıcı. Yine bebeğimizin ağlama krizi tuttuğu anlarda kangurunun içine koyduğumuz gibi hoopp dışarıya. Mahalle etrafında 3-4 tur atmaya ve ya bir parkta gidip oturmaya. Bizimkisi daha kangurunun içine girer girmez uyuya kalıyor. Etkili bir yöntem. Sling ise anadolu usülü tarlaya çalışmaya giden kadınımızın sırtına, beline bir yerine bebeğini astığı bir bez parçası. Bunu alengirli olanları da var. Ben en sadesini almama rağmen kullanamadım. Bizimkisi sığmadı, sığamadı, sıkıştı, ağlamaya başladı. Sokakta sling'i çok rahat kullanan anneler görüyorum, evin içerisinde yardım edecek kimsesi olmayan anneler bebeği o bez parçasının içine koyup diğer yandan rahatça yemeğini yapıyor, evini topluyormuş. Ben deneyimlemedim, karar sizin.


BEŞİK / SEPET / KARYOLA: Acaba hangisini alsam? Kimi anneler bebeklerini ilk haftalarında sepette yatırıyorlar. Hem tıpış tıpış sallanan modelleri de var mother care'de. Ben terchimi ilk 5 ay yatırmak üzeri yan tarafları pleksiden yapılmış bir beşikten yana kullandım. İnci Tuncel'e yaptırdığım bu beşiğin hem sallanma modu da var ama pek kullanışsız. Sallanma modunda bebek ağırlığını nereye verirse beşik o yöne eğiliyor. Sabit modunda tutmayı tercih ettiğim beşiğim yanları şeffaf olması itibariyle geceleri her gak guk dediğinden kalkıp bakmamı gerektirmeyen beşiğim halen yatağımın bitişiğinde. Böylece gece her 3-4 saatte bir uyanmalarında kalkmama gerek kalmadan önce şeffaf kenardan içini görüp daha sonra uzanıp rahatça alıyorum. Yine İnci Tunçel'de tasarlattığımız bebek odamız ise ilk 1 ay neredeyse hiç kullanılmadı. 2. ayımızda gündüz oyalanma saatlerimizi karyolamızda dönencemizi seyrederek geçiriyoruz. Bebek odasının elzem olmadığını düşünen anneler de var. Eğer evinizde müsait odanız varsa yaptırın derim. Aidiyet duygusu her zaman rahatlatıcı bir unsurdur.

ALT DEĞİŞTİRME ÜNİTESİ / MİNDERİ: Bebeğin en keyiflendiği yerlerden biri. Sağına soluna oyuncaklarını dizin, alttaki bölmelere de bebeğin bezleri ve diğer ıvır zıvırlarınızı. İlk günler mindere yatırdığımızda çok ağlıyordu. Doktorumuz acaba minder soğuk geliyor olabilir mi dedi. İkea'da çok şirin alt değiştirme minderi kılıfları var. Hemen 1-2 tane edindik ve minderi kapladık. Artık çok keyifliyiz altımız açılırken.

BİBERON: Piyasa da onlarca model ve marka var. Ben yine tavsiye edileni aldım. Bir gün Joker mağzasında elime bir biberon almış dalgın dalgın bakınıyordum. Yanıma hiç tanımadığım bir anne yanaştı ve 'kesinlikle bu markayı kulan, asla pişman olmazsın' dedi. Kolik hafifletici özelliği olan Dr Browns markasından bahsediyordu. İçerisinde ki bir aparat sayesinde bebekte gaz oluşumu azalıyor. Boşa hava çekmekten kaynaklı gaz oluşumunun önü tamamen kesiliyor. Tabi ilk bebeğimiz olmasının verdiği cahillikle 120'lik almışız biberonları. Şimdi bizimki bir öğünde 150 ml içmeye başlayınca, gidip 250'lik biberonlar aldık. 120'lik leri de su veya rezene içirmek için muhafaza ediyoruz.

STERİL MAKİNASI: Başınıza gelebilecek en gereksiz, lüzumsuz birde üzerine mutfağınızda dünyanın yerini kaplayan bir nevi kazulet. 2. kez anne olan yakın arkadaşım baştan uyardı. 'Sen şimdi herşeyi almaya heves ediyorsun ama bak sakın bu steril makinasına para verme boşuna, en az yumurta makinası kadar gereksiz bir şey.' Tabi ben bunu dinlemedim veee ta ta taaammm mutfak tezgahımın yarısını kaplayan bir döküntü daha. İsmi Mamajoo, 5 fonksiyonu var, güya biberon steril ediyor, ısıtıyor, buharda mamalar pişiriyor, aman da ama pek hamarat mamajoo muz. Gel gör ki tüm heybetiyle mutfağımın ortasında durmasına gerek kalmadan kaynar suyu bir kaseye boşaltıp biberonları 5 dakikada pratik usül sterilliyoruz. Birde 2-3 günde bir biberon ve emzik için özel tasarlanmış bir likit deterjan ile temizliyoruz.

SÜT SAĞMA POMPASI: İlk almanız gereken şeylerden biri. Hatta alıp hastane çantanıza bile atın önceden. Benim ki Medela Swing modeli. 10 numara 5 yıldız. Bu mintirik hem pilli hem elektrikli el pompasına güvenmeyip gidip devasa boyutta bir hastane pompası kiraladım. Hem randuman alamadım hem de evde ne kendisini ne de saklama kutusunu sığdıracak bir yer bulamadım. Anneler bebeklerine süt olsun diye yapmadıkları kalmıyor. Ama değer. Ben Medelam ile tam 2 ay geçirdim. Pompalı yaşamdan tam bezmiştim ki bizimki emmeye başladı. Şimdi de az emdiği, emmediği veya dışarıda olduğum zamanlar mandıra üretime devam.

LACTAMİL/ STİLL TEA / MALT İÇECEK: Hepsini çöpe atın. Halk arasında 'aman süt yapar yi tatlıyı yi sütlacı' dönemi kapanıp abidik gubidik içecekleri bize satın aldırıp içirme dönemi başlamış olsa da yemezler. Anneler artık süt yapan tek gerçek şeyin SU olduğunu keşfetti. Lactamil vitamin depolarınız için faydalı olabilir ama zaten emziren anne diyeti uygulayıp sebzenizi etinizi düzgün yediğiniz sürece böyle bir yan ürüne ihtiyaç duymuyorsunuz. Still Tea denilen şey sizi yağlandırmaktan başka bir işe yaramıyor. Malt içecek ise bildiğimiz biraz mayası, en alkolsüzünden. Fazlası bebeğe zarar, arpa alerjisine yol açabiliyor. Siz iyiysimi bırakın tüm bu kandırmacaları. Güzel beslenin, günde 3-4 litre su için yeter.

Bu arada şimdi farkettim, 2 gün olmuş, yazıyorum yazıyorum bitmiyor. İyisimi şimdilik burada keselim. Daha sonra bebekli yaşam terminoljileri 201 olarak devam ederiz.

Sevgiyle kucaklıyorum.
irem














No comments:

Post a Comment